Güvenilir insan olmak hak ve emanetlere riayet edilerek elde edilen insani ve İslami bir vasıftır. Emanet; inanılmak, emin ve güvenilir olmak anlamında bir Kur’an kavramıdır. Kur’an’da beş ayrı yerde emanet kavramı geçer. “Biz emaneti göklere, yere, dağlara sunduk, onlar bunu yüklenmekten sakındılar ve ondan korkup titrediler, fakat pek zalim ve cahil olan insan bunu yüklendi;” (Ahzab Suresi 33/72) ayetinde anlatılan emanet kulluk sorumluluğudur.
Bu ayette insanın “Allah ile sözleşmesi” demek olan elest bezmindeki muahedesi anlatılır. Cenab-ı Hak, İlâhî nefhayı ve Rabbani aşkı göklere, yere ve dağlara sunmuş, fakat onlar bu ağır mesuliyeti yüklenmekten çekinmişlerdir. Aslında bu ayetle ilahi nefhayı (ruhu), aşkı, muhabbeti yüklenmeye, Rabbani rayihayı (kokuyu) koklamaya ancak insanın güç yetirebileceği anlatılmaktadır.
İnsanoğlu bu ilahi emaneti kabulde sakınca görmeyecek kadar aşk ateşiyle yanmaya cüretli, lakin, sorumluluğunu çabucak unutarak kendini yakacak kadar da cahil ve zalimdir. Cesareti sebebiyle ilahi kokuya; gaflet ve ihaneti sebebiyle ilahi cezaya adaydır. İnsan ruhu Lokman yaratılışlı (ruhani, şeffaf, uçucu) olduğu halde ten kafesinde lokma derdine düşünce bu büyük hazdan mahrumiyetle cezalandırılmayı hak eder. “Benzemek istersen Lokman’a, dikkat edeceksin lokmana” sözü bu gerçeği anlatır. Çünkü insanın çektiği ıstırap, düştüğü hata, hak ettiği felaketler hep lokma yüzündendir.
Tasavvufta “Bâr-i Emânet” adıyla anılan bu sorumluluk duygusu insanın fıtratında vardır. “Emanetin kalkması” insanda ve toplumda sıkıntıların sebebi olarak ortaya çıkar. Hadisi şerifte; “Emaneti olmayanın imanı yoktur.”(İbn Hanbel 135) ifadesi, Kur’an’da Mü’minûn ve Meâric sûrelerinde tekrarlanan: “Onlar öyle Mü’minlerdir ki, emanetlerine ve ahitlerine (verdikleri söze) riayet ederler.” ayetleri ilahi sözleşme ile birlikte özel olarak insanlar arası sözleşmeleri de içine alır. Emanetler; Kulun Rabbına karşı emaneti, Kulun diğer yaratıklara karşı emaneti, Kulun kendi nefsine karşı emaneti olmak üzere üç gurupta ele alınır.
Kulun Rabbine karşı riayetle sorumlu olduğu emanet; O’nun emrettiklerini yapmak, yasaklarından sakınmaktır. Bu, bütün organlarımızı ilgilendiren bir vazifedir. Çünkü her organ bir emanettir ve onun yerli yerince kullanılması gerekmektedir. Meselâ dil emanetini korumak yalan konuşmamakla, gıybet etmemekle, dedikodu yapmamakla, küfre düşmemekle, çirkin sözler sarfetmemekle olur. Göz emanetini korumak onu harama bakmada kullanmamakla olur. Kulak emanetini korumak yalan ve iftira gibi boş ve yasak şeyleri dinlememekle olur. Diğer organlar da bunun gibidir.
Diğer yaratıklara karşı emanet; onların hukukuna riayet etmek, onlara zarar vermemek ve aldatmamaktır. Alınan emaneti geri vermek, tartıyı eksik yapmamak, insanların kusurlarını yaymamak, hanım kocasının, koca hanımının iffet ve emanetini korumak gibi şeylerdir. Toplum içindeki ilişkileri düzenleyen emanet duygusu, insanlar arasındaki güven, emniyet ve sevginin olmazsa olmazıdır.
Kulun kendi nefsine karşı emaneti; din ve dünya işlerinde en doğru ve kendine en faydalı olanı tercih etmesi, zararlı olandan uzaklaşmasıdır. Şehvet, gaflet, menfaat ve öfke sebebiyle ahiretine zarar verecek şeylerden kaçınmasıdır.
Emanetin yerine getirilmesi bir keramet, terki ise hıyanet ve rezalettir. Emanet ile gaflet arasında bir zıddiyet ilişkisi vardır. İnsanın gafleti arttıkça imanı zayıflar. İmanı zaafa uğradıkça emanet duygusu ortadan kalkar. Böylece kişinin dini hassasiyeti hak ve hukuka riayeti yok olur. Kalpte günahlardan oluşan siyah lekeler artar ve nihayet kalp kararır. Kalp kararıp katılaştı mı insan hain ve nankör bir yaratık haline geliverir. Artık o insanda ne güvenden ve emanetten, ne de din ve diyanetten eser kalmaz.
İnsanı en çok yıpratan kalbin katılaşmasıdır. Günahlar kişinin gafletini artırır. Gaflet arttıkça kalpler katılaşır. Kalbin katılaşması insanı Allah’tan uzaklaştırır. Günah işlemek Rabbin emanetine ihanet anlamı taşıdığından O’na karşı gösterilen hıyanet kişinin insani itibar ve güvenilirliğinin de ortadan kalkmasına sebep olur.
Mustafa hocam teşekkür ederim hyrl cumalar olsun
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun inşallah. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah
ALLAH RAZI OLSUN HAYIRLI CUMALAR HOCAM
Amin Allah razı olsun bir mukabele sizede hayırlı cumalar hocam
Bizim medeniyet tarihimizde, kıtlık vardır ama açlık yoktur, çünkü paylaşmak esastır. Bu inanca sahip olanlar için ekmeğin paylaşılması ekmekten daha tatlıdır. Ekmeği yalnız yiyen, yüküde yalnız taşımak zorunda kalır..... Cumanız mübarek Akıbetimiz hayır olsun inşallah
Ya ilahi yarabbi ismi şerifin hürmetine rızkımızı bereketli eyle şükrümüzü daim eyle sağlık sevinç ve mutluluğumuzu daim eyle. Hayırlı cumalar dilerim Halit Bostancı
“Benzemek istersen Lokman’a, dikkat edeceksin lokmana” lokma derdi bitiriyor insanı.
Gerçekten Cesareti sebebiyle ilahi kokuya; gaflet ve ihaneti sebebiyle ilahi cezaya adaydır.
Hocam bu yazılar çok aydınlatıcı ve anlaşılır. Yüreğinize, ilginize sağlık.
Çok anlamlı bir yazı. İstifade ediyoruz hocam.
Ne kadar güzel anlamışsınız değerli hocam, kaleminize sağlık.