Kur’an’a baktığımızda en fazla kınanan iki toplum dikkatimizi çeker. Bunlar Yahudiler ve Münafıklardır. Bu iki zümrenin ortak özelliği dinde ciddiyetsizlikleri, kullukta laubalilikleridir. İlahi azar ve azaba uğramaları bu iki itikadi ve ruhsal hastalıkları ile ilgilidir. Dini sulandırmak, Kur’an’ın mesajını bulandırmak ve bağlamından koparmak bu iki zümrenin ortak özellikleridir.
Günümüzde de toplum nezdinde dindar görünümlü bazı insanlarda bu hastalığın yeni varyantlarının hızla yaygınlaştığı görülmektedir. Özellikle dini yorumlamada ciddiyetsizlik, İslam’ın kurallarını algılamada lakaytlık, ölçü, sınır, ilke, kriter tanımayan bir yorum seferberliği ve ilahi mesajları mecrasından saptırma furyası tehlikeli boyutlarda devam ediyor.
Herhangi bir konuda ancak o konunun uzmanları söz sahibi olurken, mesele işin uzmanlarına sorulup onlardan alınan bilgiye itibar edilirken sıra İslam’a geldiğinde herkes ehil ve uzman kesiliyor. Konu din olunca herkes kendini yorum yapmaya, söz söylemeye yetkili görüyor. İslam’ı yaşamayanlar bile Kur’an’ı yorumlamaya meraklı ve cesaretli. Bu durumun aslında cesaretten değil cehaletten kaynaklandığını kendileri de biliyorlar. Cahil cesur olur sözü bu arenada kendini çok net gösteriyor. Kişi bilmelidir ki bilmediği konuda konuşmak, fikir beyan etmek, ahkam kesmek tehlikelidir, hele de bu dini bir konu ise insanları yanıltmanın çok büyük sorumluluğu vardır, o zaman bir kere daha düşünmek gerekir. Ancak bu güruha göre İslam nasıl olsa mantık dini. Benim düz mantığımla da kurala, kaideye, gramere, ayetler arası bağlantılara, konuyu açıklayan hadislere, ayetlerin nüzul sebeplerine vs. ihtiyaç olmadan bodoslama yorumlar yapılabilir, tartışmalara girilebilir diye düşünen insanlar çok büyük hata yapıyorlar.
İslam adına ciddi bir ilmi otorite de olmayınca, her yorumcunun yorumu yanına kâr kalıyor. Yorumlarıyla dini daraltanlar, ılımlı hale getirenler, sulandıranlar, kısır tartışmalara, seviyesiz değerlendirmelere yol açanlar, Hikmetsiz, irfansız, delilsiz, fıkıhsız bilgiçlik taslayarak ahkâm kesenler hiç sorumluluk ve duyarlılık göstermiyorlar. Usul, üslup bilmezlerin dini yorumlamadaki pervasızlığı her türlü laubaliliğin, laçkalığın kapısını aralıyor. Manevi mesuliyet endişesi taşımayan bu insanların sığ ve yörüngesinden çıkmış, asliyeti ve asaleti olmayan görüşleri, toplumda seviyeli, nitelikli ilmi değerlendirmelerin yerini alıveriyor.
Kavramlar bağlamından koparılınca hakikat zedeleniyor, hukuk çiğneniyor. Kaldı ki yorum sadece yorum olarak kalmıyor, yorumlarını mutlaklaştıranlar, ayetlerin aslının önüne geçirenler meseleyi hakikatinden uzaklaştırıyor. Yorumlar din haline getiriliyor yani din eşittir benim yorumum diyenler dine çok büyük zarar veriyor. Yorumcu sayısı kadar din anlayışı ortaya çıkıyor. Keyfi yorumlarla insanlarımızın zihni bulanıyor, ruhu ve beyni yoruluyor.
Rabbimiz tarafından yaşanmak için gönderilen İslam’ın yorumlamalarla içi boşaltılınca Müslümanlarda yozlaşmalar başladı. Kimi medya mollaları reyting uğruna üstlendikleri rolleri ile Müslümanların İslam anlayışında ciddi hasarlar bıraktılar. Hiçbir ilmi disipline uymayan, şer’i müktesebatı olmayan tartışmalar, hedefleri Müslümanların itikadını bozmak olanların dışında hiç kimseye hizmet etmiyor. Fikri karmaşanın, düşünsel anarşinin trendi yükseldikçe yükseliyor. İslam’ı yaşamada hedeflenen taviz üstüne taviz bazı insanların da hoşuna gidiyor. Kitab’ın metnine, lafzına, manasına, maksadına bakmadan özgür düşünme adına özden uzaklaşanlar başlarına gelecek dünyevi ve uhrevi felaketlerin hesabını yapmıyor.
Bir rüyayı bile yorumlamak gerektiğinde ehline sormaya çalışan günümüz insanı söz konusu Allah’ın dini olunca çok rahat hareket ediveriyor. Sanki İslam bir kadavra, aklımızın estiği gibi ölçüp biçmekte, kesip dikmekte bir sakınca yok gibi hareket ediliyor. İslam’ı yorumlamak ciddi bir sorumluluktur. Nitelikli yorumlar elbette vardır ve olmalıdır. Bunun için ehliyet, liyakat, samimiyet, ciddiyet gerekir. Hukukta uygun yorum ilkesi vardır. Hangi yorum alanını incelerseniz inceleyin kendi içinde bir disiplini vardır. Sistematik yorum. Bilimsel yorum. Klasik yorum. Hukuki yorum. Tarihi yorum. Sıra dine gelince bodoslama yorum, zoraki yorum, yandaş yorum, sulandırıcı yorum vb. Müslümanlar adına kaygı veriyor.
Talihsiz yorumlar dini ve ona uyanları tanınmaz hale getiriyor. Bu da gençlerin, İslam’ı özleyen, Müslümanları gözleyen insanların İslam’a yönelişinin önünde büyük bir handikap oluşturuyor. Yorum kendi sınırları içinde kalsa belki bir ihtiyaca cevap olacak. Bazı yorumcular yorumladıkları şeyden önce kendilerini pazarlamadaki maharetlerini öne çıkarmanın gayreti içinde oluyorlar. Din ciddi ve samimi olmayı gerektirir. Dini kendi mecrasından saptırmak isteyenler dini yalanlayanlar ile aynı kategoride olduklarının farkında olmalıdırlar. Bu konuda Cenab-ı Hak’kın şu buyruğu bir kere daha düşünülmelidir; “Gerçek şu ki onlar, hakkında kesin ve gerçekçi hiçbir bilgiye sahip olmadan ve ona uyup uymamanın ne getirip ne götüreceğini, onun va‘d ve tehditlerinin henüz gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkate almadan Kur’an’ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de kendilerine gönderilen kitapları böyle yalanlamışlardı. Fakat yanlış ölçüp, yanlış tartan böylesi zâlimlerin âkıbeti nasıl oldu bir bak! (Yunus suresi 39. ayet)
Din konu olunca Ağzı olan konuşuyor. İki satır kitap okumaktan acizler bile allame kesiliyor
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun inşallah. Müstefit olduk.Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun
Türk toplumunda herkesin kendini uzman görüp üzerine düşüncelerini çok rahat bir şekilde belirttikleri alanlar:Din, futbol, siyaset
Kaleminize kuvvet. Çok güzel ve önemli bir konuda uyarılarınız için teşekkür ederiz.
Talihsiz yorumlar dini ve ona uyanları tanınmaz hale getiriyor. Bu da gençlerin, İslam’ı özleyen, Müslümanları gözleyen insanların İslam’a yönelişinin önünde büyük bir handikap oluşturuyor.
Kur’an’a baktığımızda en fazla kınanan iki toplum dikkatimizi çeker. Bunlar Yahudiler ve Münafıklardır. Bu iki zümrenin ortak özelliği dinde ciddiyetsizlikleri, kullukta laubalilikleridir. İlahi azar ve azaba uğramaları bu iki itikadi ve ruhsal hastalıkları ile ilgilidir. Dini sulandırmak, Kur’an’ın mesajını bulandırmak ve bağlamından koparmak bu iki zümrenin ortak özellikleridir.
Rabbimiz tarafından yaşanmak için gönderilen İslam’ın yorumlamalarla içi boşaltılınca Müslümanlarda yozlaşmalar başladı."