Çağırmak, seslenmek, istemek anlamına gelen dua, kulun haddini ve mesuliyetini bildiğinin ilanıdır. Dua, boyun eğilecek ve istenilecek yegâne makamın Yüce Allah olduğuna inanılması boyutu ile tevhidin, zaman ve mekânla kayıtlı olmadan Allah’a yöneliş hâlinin olması boyutu ile de ibadetlerin özüdür.
Dua, kimsesiz ve sahipsiz olmadığımızın, âlemlerin rabbi olan Allah’ın hemen yanı başımızda olduğunun, bizi duyduğunun ve dualarımıza icabet ettiğinin bilincinde olmaktır. Bu hakikat, Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifade edilmektedir: “Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben (onlara çok) yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin duasına icabet ederim. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler.” (Bakara, 2/186.)
Dua, kulun Âlemlerin Rabbiyle iletişiminin en aktif ve sürekli hâlidir. Bu aktif ve sürekli iletişim hâlinde kul, acizliğinin ve zayıflığının farkında olup güvenli bir limana sığınmanın huzur ve mutluluğunu yaşar. Ellerini her şeyi yapmaya gücü yeten ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Yüce Allah’a açar; gönlünden kopup gelen arzu ve isteklerini diline döker; yalvarır, yakarır, af, mağfiret ve yardım diler. Dünyada da ahirette de iyilik ve güzellik ister.
Ayette ifade edilen “duanın icabeti”, çoğu zaman eksik veya yanlış anlaşılmaktadır. “Dua ettim ama duam kabul olmadı.” diyen pek çok kişi duanın icabetini, duasının talep ettiği şekilde gerçekleşmesi olarak anlamaktadır. Hâlbuki duanın icabeti, farklı şekillerde olabilmektedir. İstenilen şeyin bizatihi verilmesiyle olabileceği gibi istenilen şeyin yerine (daha hayırlı) başka bir şeyin verilmesiyle de olabilir. Hatta yapılan duaya karşılık dünyada hiçbir şey bile verilmeyebilir. Zira duaların icabeti sadece dünya ile sınırlı olmayıp ahirete de bırakılabilir. Mesela; yapılan dua hürmetine kulun günahlarının silinmesi ve cennette derecesinin yükseltilmesi duanın icabet şekillerindendir. Ayrıca kul, dua etmekle Allah’ı andığı ve zikrettiği için “Beni anın ki ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152.) ayetinde ifade edildiği üzere Allah katında anılma şerefini elde etmiş olur. Yine duanın icabeti, başa gelecek muhtemel kaza ve belaların def edilmesi veya hafifletilmesi şeklinde de olabilir. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Dua, başa gelen ve gelmeyen belaya karşı fayda sağlar. Ey Allah’ın kulları, duaya sarılınız!” (Tirmizi, Deavât, 101.) Dolayısıyla Rabbimizin duamıza hangi şekilde icabet edeceğini tam olarak bilme imkânımız olmadığından “Dua ettim ama duam kabul olmadı.” demek doğru değildir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz, ‘Ben (Rabbime) dua ettim de duam karşılık görmedi deyip acele etmediği müddetçe, duası karşılık bulur.” (Müslim, Zikir ve Dua, 91.)
Bazı kişilerin dilindeki "İşimiz duaya kaldı" cümlesi; sahibinin imanındaki dağınıklığı, ruh halindeki perişanlığı, algı dünyasındaki bulanıklığı yansıtır. Buna karamsarlığın, umutsuzluğun, tükenişin, çaresizliğin itirafı da diyebiliriz. Ya da dünyevileşme zihin dünyamızı öyle bloke etmiş ki, "duanın gücü" gündemimizin en sonuna düşmüş şeklide anlaşılır. İşlerini başka türlü halletmeye alışkın olanların duaya ihtiyaç duymadığı şeklinde de algılanabilecek olan bu ifade kişilerin maddeye, eşyaya, paraya, dayıya, statüye bel bağlayıp duayı gündemlerinden çıkardıkları anlamına da gelir ki bu durum bir Müslümana asla yakışmaz. Fanilere tenezzül edip Bâkî olana teveccüh ve tevekkül etmemek; yağcılık, yalakalık, yandaşlık ile gemisini yüzdürmeye alışık tiplerin Yüceler Yücesine yakarışa yönelememesi dilenmeyi bile göze alıp Rabbinden dilemeyi beceremeyenlerin perişan hale gelmiş ruh halinin ifadesidir.
Bugün duayı küçümsesek de bir gün dua etmek mecburiyetinde kalabiliriz. Kur'an-ı Kerim fırtınada denizin ortasında kalan gemiden kurtulmak için içtenlikle dua edenlere dikkatimizi çeker. Ölümle burun buruna gelen, bel bağladığı sebeplerin hiçbirinin işe yaramadığı andaki insanların iç dünyalarını deşifre eder. Kurtulduktan sonra da eski nankörlüklerine nasıl döndüklerini bize anlatır. Güvenliğe çıkınca isyan yolunu seçen karakter bugün de yabancısı olmadığımız karakterin aynısıdır.
Uçak türbülansa girdiğinde koro halinde yapılan dualar gerçekten görülmeye değer ibret sahneleridir. Ameliyat masasına götürülürken, yoğun bakım ünitesine alındığında hasta ve hasta yakınlarının duadaki samimiyetlerinden şüphe edilmez. Depremde enkaz altında kalmış yakınına ulaşma umudu taşıyan kişi duayı dilinden düşürmez. Doğum sancısı çeken annenin dili hep duadadır. Yangında içeride kalan yavrusuna kurtulması için bir annenin yürek yangınıyla yaptığı dua ne kadar samimidir.
Dua ile desteklenmeyen hayatlar dengesizdir, düzensizdir, değersizdir. Daralan ruhumuzu, dağılan zihnimizi, yaralı yüreğimizi ancak dua ile dindirebilir ve diriltebiliriz. Dua ruhun eylemidir. Kulun emellerini Rabbi ile paylaşmasıdır. Ancak herkes dua edemez, dua edebilmek de nasip işi, Allah'ın bir lütfudur. Hz. Ömer (r.a.) endişesinde çok haklıdır: "Ben duanın kabul edilmemesi kaygısını taşımam, içimde dua etme isteğinin olmaması kaygısı taşırım."
Özellikle şimdi Müslümanlar için hep beraber dua vaktidir. Kendimiz için, birbirimiz için, hepimiz için, mazlumlar için. Zira Gazze, Arakan, tüm mazlumlar bizden dua bekliyor. Zulüm gören Müslümanlara sizin için fazla bir şey yapamıyoruz denildiğinde hiç olmazsa dua edin, O bize güç veriyor, Allah’ın yardımına vesile oluyor diyorlar. Olanları umursamayanlardan en azından farkımız duamız olsun.
Madem ki, dua tüm zamanların vazgeçilmezi. O halde, şu duaya hep birlikte âmin diyelim; Allah'ım! Her nefesimizi sana yönelmiş ve yollanmış bir dua eyle. Dünya ve ahirette zelil olmaktan ve zillete düşmekten sana sığınıyoruz, bizi iki cihanda aziz eyle.
Mübarek cuma gününün bereketi, sağlık ve huzur içinde daim olsun. Rabbim dualarımızı kabul etsin. Hayırlı Cumalar hocam..
Eyvallah Mustafa Hocam. Amiiin inşallah, Amiiin inşallah, Amiiin inşallah. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun
Cumamız mübarek olsun hocam elinize sağlık
Amin.Hayırlı cumalar.
Amin hocam Allah sızden razı olsun hayırlı cumalarınız olsun
Kaleminize kuvvet Cumamız hayrolsun Allah'a emanet olun.
AMİN.ALLAH RAZI OLSUN HOCAM.HAYIRLI CUMALAR.
Amin Amin Aminn
Dua Müminin silahıdır.iyi kullanmayı bilmek lazım.
RABBIM samimi bir şekilde dua etmeyi nasip etsin.
Bazı kişilerin dilindeki "İşimiz duaya kaldı" cümlesi; sahibinin imanındaki dağınıklığı, ruh halindeki perişanlığı, algı dünyasındaki bulanıklığı yansıtır. çok doğru
Zulüm gören Müslümanlara sizin için fazla bir şey yapamıyoruz denildiğinde hiç olmazsa dua edin, O bize güç veriyor, Allah’ın yardımına vesile oluyor diyorlar. Olanları umursamayanlardan en azından farkımız duamız olsun.
Hocam Allah senden razı olsun. Sayende hem bilgileniyoruz.
Amiiin. Allah razı olsun hocam.
"Dua, zor anlarda direnmenin kaynağıdır" diye bir söz okumuştum. Çok anlamlı bulurum.