RAMAZAN, MUHTEŞEM BİR MEDENİYETTİR

Ramazan; çölleşmiş toprakların rahmete hasret kaldığı bir anda yağan sağanak yağmur misali her sene çoraklaşan yüreklerimize gelen hayat iksiridir. Senede bir defa gelen çok özel misafirdir. Bu misafiri güzel ağırlamak, hem ruhen hem bedenen Ramazandan en güzel şekilde istifade etmek hayatımızın kaçırılmaması gereken en önemli fırsatlarındandır.

Oruç günleri, Müslüman’ın Allah gündemli günlerdir. Allah c.c. ile, O’nun kitabı, emirleri ve rızasını kazanma gayreti ile meşgul olma, yasaklarından uzak durmaya azimle gayret gösterme günleridir. Oruç tutmak aslında kendini tutmaktır. Durulması gereken yerde durmak, istikamet üzere olmaktır. Ramazan; bilmek, bilenmek ve bilinçlenmektir. Birlikte olmanın ruhuna ve huzuruna ermektir. Fakire el uzatmak, kimsesize kim olmak, mazluma kol kanat germek, zekatı, fitresi, yardımlaşmaları ile tek kişilik dünyalardan sıyrılıp biz olma iklimine yükselmektir.

Arada kalan insanlar aradıklarını ancak Ramazan’da bulurlar. Ramazan günleri; olma, olgunlaşma onurlanma zamanı, Müslümanlığımızın farkına varma günleridir. Oruç Allah’tan kullarına verilmiş açık bir ‘çek’tir. Aklını kullananlar için tükenmez bir kredidir. Kulluğun kalitesi, ruhun rehabilitesi oruçla gerçekleşir. Şeytanı savmak için “savm” (oruç) en etkin silahtır. Saim (oruç tutan) ve kaim (namaz kılan) olanlar Sırat-ı Müstakim’de daim olurlar.

Ramazan ayına yerleştirilen Kadir gecesi, Müslümana yapılan “kulluğa yoğunlaşın, bir gecenize bin ayın bereketi sığsın” davetidir. Bunun içindir ki, herkesin hayatında bir “Ramazan Müslümanlığı” farklılaşması fark edilir. Demek ki herkesin dünyasında bir Ramazan ürpertisi oluşmasına, kendimizi toparlamamız için bir fırsat verilmesine ihtiyaç var ki, Rabbimiz böyle özel bir ibadet ayını lütfetmiş.
O halde her insanda Ramazan ile birlikte oluşan güzellikler çok daha büyük iyileşmelerin başlangıcı olabilir ümidini beslemek, kendimiz için gayret ederken herkesi de kurtuluş beratını alabilecek şanslılıkta görmek Müslüman’ın taşıması gereken umudun ve iyi niyetin gereğidir. Rabbim inşallah bu bahtiyarlığı herkese lütfeder.
Ramazan’la birlikte hayatımıza giren her şey, bizim İslam’ı yaşamada hassasiyetimizi ve gayretimizi artırıyorsa, Ramazan’dan istifade ediyoruz demektir.
Ramazan’ı Ramazan kılan şey onda gerçekleşen vahiydir. Ramazan’ın kıymeti o ayın bir gününde, bir gecesinde Kuran’ın indirilmeye başlanmasından gelir. Vahiy bir insanın hayatının bütününü şekillendirdiği zaman kulluk dediğimiz hakikat gerçekleşir. İbadetle kulluk arasındaki fark buradadır. İbadetler; namaz kılmak, oruç tutmak gibi sorumluluklarımız iken, kulluk; hayatın bütün aşamalarını Allah’ın rızasına, gönderdiği emir ve nehiylere uygun olarak şekillendirmek ve süreklileştirmektir. Vahiy bu kulluğun esasını oluşturur. Yani vahiy olmazsa kulluk olmaz. Mü’min’in hayatı vahye kulak vermesi ile düzene girer.  Allah “Namaz kıl” der namaz kılarız. Yani namaz, O’nun emri olduğu için önemlidir. “Oruç tut” der oruç tutarız. Allah emrettiği için gecenin bir yarısı kalkıp sahur yapar, akşama kadar bir şey yemez, izin çıkana kadar bekleriz. Ezan okunur hemen iftar açarız. Neden? Çünkü Allah öyle emretmiştir. Yani Allah’ın emir ve yasakları bizim hayatımızı şekillendirir. Ramazan ayı bunu en çok hissettiğimiz ve yaşadığımız zaman dilimi olduğu için çok önemlidir.

Bilinmelidir ki, Ramazan ayının kıymeti Kur’an’dan geliyor. Senenin kalan onbir ayında da Müslümanın hayatının şekillendiricisi Kur’an olmalı ve yaşantımız ona göre düzenlenmelidir. Bu keyfiyete ulaştığımız zaman Ramazan’ı hakkıyla değerlendirmiş, ondan istifade etmiş, ömrümüzde kaç defa daha kavuşuruz bilmiyoruz ama belki de son misafirimizi iyi ağırlamış oluruz.

Müslüman öncelikle kendi hayatını Müslümanca yaşamanın gayreti içerisinde olmalıdır. Yaşadığımız hali Müslümanlaştırmamız, Ramazan ayının bereketini buna vesile kılmamız kulluk sorumluluğumuzun gereğidir. Güzel akibet (son) müttaki (İslam'ın emirlerine uymaya ve günahlardan kaçınmaya çalışan) lerindir.